Ramazan Faaliyetleri - Sudan
Ramazan Faaliyetleri - Sudan
01.03.2017
Dualarımızda "Aç olanlara aş ver Ya Rabbim" derken zihnimizde canlanan yerlerden ilk aklımıza gelen şüphesiz Afrika'dır.


Buralara gitmek, insanlarıyla buluşmak, onların durumlarını görüp dertlerini paylaşmak ve bir nebze de olsa yardım etmek için çıktığımız Sudan yolculuğumuzda Cenâb-ı Allah'a yapmış olduğumuz dualarımızın bizim elimizle gerçekleştiğine şahit olduk.

Sudan'ın Darfur eyaletine yolculuğumuzun bu ülkedeki ilk durağı olan başkent Hartum'a İstanbul'dan 3 saat 45 dakikalık uçak yolculuğuyla vardık. Partner kuruluşumuzdan kardeşlerimiz bizi karşıladılar. Burada bir gün kaldıktan sonra Darfur'un Nyala kentine yine uçakla 1 saat 35 dakikada ulaştık. Darfur eyaleti 1640 yılından 1916 yılına kadar Osmanlı Devletine bağlı Darfur Sultanlığı olarak varlığını sürdürmüştür.

Kumanya paketlerini Nyala şehir merkezi, Cebel Merra Beldesi, Srimbaka Köyü, Darul Musa Köyü ve çeşitli yerlerde bulunan ihtiyaçlı ailelere dağıttık. Osmanlı zamanında yapılan camiyi, partner kuruluşun sponsor olduğu Kuran Kursu'nu ve derneğimizin sponsor olduğu yetim ailelerinin bazılarını evlerinde ziyaret ettik. Dil bilmediğinizde tercüman vasıtasıyla sınırlı olarak iletişim kurabiliyor ancak tam anlamıyla gerekli bilgileri edinemiyorsunuz. Dolayısıyla ziyaretin fayda getirme oranı ve ileriye yönelik proje yapma potansiyeli düşüyor. Orada yaşayanlar ile muhabbetiniz eksik kalıyor, sevginizi istediğiniz şekilde paylaşamıyorsunuz.

Çaresizlik, açlık, susuzluk her yerde aynı olsa da Cebel Merra beldesini ayrıca anlatmak istedim. Nyala şehir merkezinden beş buçuk saatlik kara yolculuğu ile beldeye ulaştık. Bize onar kişilik personeli olan ve ağır silahı bulunan on iki araçlık askeri konvoy eşlik etti. Pazar yeri olarak kullanılan ve ikamet edilmeyen belde merkezindeki evlerin tamamı iç savaş zamanında yakılmış. Savaşta kullanılan mermilerin boş kovanlarını her tarafta görülüyor. Halk toplu katliamdan korktuğu için ikişer-üçer aileler halinde dağlarda yaşıyor.

Suya ulaşmak için ortalama 3 saatlik yola gidiyorlar. Kuyular ihtiyacı karşılamadığından kuyruklar oluşuyor. Suyu eşeklerle taşıyorlar. Genel olarak keçi, inek ve deve besliyor ve geçimlerini hayvancılıkla sağlıyorlar. Yolunun yok denilecek kadar kötü olduğu beldede elektrik ve telefon bulunmuyor. Burası da dağıtım için gittiğimiz bütün yerler gibi çölün ortasına atılmış ve kaderine terkedilmiş insanların olduğu toplulukları çağrıştırıyor.

Buralarda insanlar yemeklerini elleriyle, hatta aynı yemekleri aynı kaplara koyarak yiyorlar. Tencere, tabak vb. toplam dört yada beş adet mutfak eşyaları var. Hurmayı yenilebilir hale getirmek için ise şerbet benzeri şekerli suyun içinde sunuyorlar. Şehirdeki hastanelerin en büyüğü Nyala Sudan Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Bunun yanında halka açık olan 2 adet askeri hastane, doğum hastanesi, çocuk hastanesi ve şehir hastanesi bulunmaktadır. Nyala Sudan Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi, 150 yatak kapasiteli, 31 poliklinik odası, 3 ameliyathane salonu, doğumhane, 8 yeni doğan yoğun bakım yatağı, 15 yataklı çocuk servisi, görüntüleme cihazları ile hizmet vermektedir. Tika tarafında yapılan hastanede 50'si Türk 250'si Sudan'lı olmak üzere ortalama 300 personel görev yapmakta olup iki ülke arasında yapılan hastane işletme ve devir protokolü ile idare edilmektedir.

Nyala Şehir hastanesi ise fiziksel yetersizlik, hijyen, ilaç eksikliği, personel eksikliği, ağır koku vb. durumlardan dolayı sağlık merkezi olmaktan ziyade hastaların daha da kötüleştiği bir yer görünümünde. Hastane yetkililerine ve Nyala Sudan Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi görevlileri ile bu hastane için ne yapabiliriz diye istişare ettik. Müşahade odası, Röntgen cihazı, acil müdahale odası vb. işlevleri olan Acil Servisin kurulabileceğini, bu servise günlük ortalama 1000-1500 hastanın başvuracağını tahmin ettiklerini belirttiler. Nyala Sudan Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesi bu servise kendi personellerinden görevlendirebileceklerini de ifade ettiler. Acil servisin kurulması ile zamanında müdahale edilmediği için tedavisi zorlaşan binlerce kişinin sağlığına kavuşacağı aşikardır. Bu servisin kurulabilmesi için ortalama maliyet 100.000 dolardır.

Kumanya dağıtmak, su kuyuları, yetimhaneler, ibadethaneler, kültür merkezleri ve sağlık merkezleri açmak belki ihtiyaçları karşılayacak nitelikte değildir veya bunlar bizim görevimiz değildir diye düşünenler, fikrini belirtenler vardır. Bu ve benzeri fikirlere katılabiliriz veya karşı çıkabiliriz. Fakat buralarda insanların bilhassa anne ve çocukların gözlerinden aldığınız enerji ve kalplerinden ettiklerini hissettiğiniz duanın mutluluğunu yaşıyorsunuz.

Ülkemizi ve insanlarımızı tanıdıkça nekadar çok yardımsever olduğumuzu anlıyorlar. Biz müslümanların gönül coğrafyası sınırsız olduğundan buraları bilmemiz halinde çok daha fazla yardımda bulunabileceğimiz kesindir. Dünyanın, vicdan sahibi ve güçlü insanlara ve devletlere ihtiyacı olduğunu göz önünde bulundurarak işimizi hakkıyla yerine getirip güçlü insan, güçlü devlet olabilmek yolunda çalışmalıyız. Aksi takdirde Doğu Türkistan'ın, Arakan'ın, Çeçenistan'ın, Suriye'nin, Filistin'in, Somali'nin kaderleri değişmeyecek. Bizleri birbirimize yakınlaştıran, destek olmamızı sağlayan Cenâbı Allah'a şükürler olsun. Selam ve dua ile…

Eser BAŞARAN / Sudan / 14.07.2015

Trabzon İHH İnsani Yardım Derneği © 2017. Tüm Hakları Saklıdır.