2015 Ramazan programı kapsamında Trabzon'da eğitim gören Kamerun'lu bir öğrenci kardeşimiz de dahil 4 kişi ile birlikte önce İstanbul'a doğru yola çıktık. İstanbul'dan da iki arkadaşımızın katılımıyla toplam 6 kişilik bir ekiple Kamerun yolculuğumuz başladı.
Yaptığımız araştırmalar ve medyaya yansıdığı kadarıyla Orta Afrika Cumhuriyeti'ndeki iç karışıklıklar ve orada ki Müslümanların Hristiyan çeteler tarafından katledilmeye başlaması neticesinde yaklaşık 2 milyon Orta Afrikalı Müslüman komşu ülkeler olan Çad ve Kamerun'a sığınmak zorunda kalmış. Bunun neticesinde de ciddi bir insanlık dramı meydana gelmiş. Olayların oluş nedeni elbette dış tahrikler ve özellikle Fransa'nın ulusal çıkarlarını korumak ve bu ülkenin kaynaklarını istediği şekilde sömürmesine olanak sağlayacak şekilde çalışmalar yapması etkili olmuş. Diğer batılı ülkelerin de bu duruma göz yumması kendi çıkarlarının da hala devam ediyor olması ve bu zulüm karşısında durabilecek güçlü bir irade hale hazırda Dünya'da olmayışı maalesef bu ve benzeri olayların devamına çanak tutacak. Temennimiz odur ki bu acıların son bulması ve Dünya'nın daha adil ve yaşanılır hale gelmesidir.
Yedi saatlik direk uçuşun ardından başkent Yaunde'ye vardık. Burada ilk hazırlığımız sınır bölgelerine ulaştıracağımız erzak ve gıdanın temini oldu. Buradaki yerel partner kuruluşun yardımıyla yaklaşık 2000 aile için hazırlanan gıda paketleri aynı günün gecesi kuzeybatı yönünde Bertio bölgesinde ilk durağımız olacak olan sınır bölgesine doğru yola çıktı. Bizler de yaklaşık 400 km yolculuktan sonra sınırın hemen yanında yapılmış kampa vardık.
Kampta bizi bekleyen insanların çoğunluğu kadın ve çocuk olması dikkatimizi çekti. Maalesef bu insanlar buraya kamyonlarda çok zor şartlarda gelebilmiş ve bir çoğu eşlerini geldikleri yerde bırakmış ya da kaybetmiş. Bunca acı ve yokluğa rağmen olgunluk, metanet ve sabır timsali Afrika'lı kardeşlerimize gıda dağıtımı yaptıktan sonra buradan ayrılıp yakın bir sınır köyüne doğru yola devam ediyoruz. Bu geldiğimiz köyde de malesef dram aynı. Öğreniyoruz ki gece sınırı ihlal edip gelen Orta Afrikalı Hıristiyan köylüler bu köyün hayvanlarını gasp etmiş, Müslüman köylüler de ellerindeki kılıç, ok gibi ilkel silahlarla hayvanlarını geri almak için onlarla savaşmaya gitmişler. Geri dönüyorlardı fakat neticeyi öğrenemeden oradan ayrılmak zorunda kaldık.
Buradaki dağıtımın ardından o gece yola çıkıyoruz. En güneyde Pigme kabilelerinin olduğu bölgelere doğru uzun bir yolculuk yapıyoruz. Yağmur ormanlarının içinden geçerek ikindi vakitlerinde İHH Gönüllülerinin yaptırmış olduğu Pigme Camii'ne varıyoruz. Namaz kıldıktan sonra Pigme köyünde erzak dağıtıp hasbihal ediyoruz. 2006 yılında kurban dağıtımı için buraya gelen İhh ekibine "Bu etleri neden bize veriyorsunuz?" diye sorduklarında "Dinimiz böyle emrediyor" diyen arkadaşın tavrından etkilenerek 6 kişi o gün müslüman olmuş. Soruyoruz şu anda köyde nekadar müslüman var diye, öğreniyoruz ki elhamdülillah bütün köy Müslüman olmuş.
Programımız bitiyor arkamız da çok güzel insanlar, sabırlı bir toplum, mutlu ve güleç yüzler bırakarak kardeş olmak yeniden buluşmak üzere geri dönüyoruz.
Umut ÖZÇELİK / Kamerun / 28.06.2015