Kurban Faaliyetleri - Tanzanya
Kurban Faaliyetleri - Tanzanya
01.03.2017
Çok sakin, yumuşak huylu ve sinirleri alınmış insanların yaşadığı bir diyar varmış.


O diyarda insanlar çok kazanmıyor amma çok mutlu olmasını biliyorlarmış. Günde 1,5 dolar kazançla yaşanabileceğini dünyaya ispatlayan bir yerdi bu diyar. Bütün değerli madenleri açgözlü batılılar tarafından sömürülmüş olmasına rağmen, akşam saatlerinde deniz kenarlarındaki beyaz kumların üzerinde hem çocuklar doyasıya oynuyor hem aileler, anneler ve genç kızlar gezinip eğleniyorlarmış. O çok kazanma hırsı henüz bu temiz kalplere ulaşamamış. Üç beş yaşındaki kızlardan en büyüğüne kadar tesettüre bürünmüş bu kalabalık çiçekler ve içinde zehirli zambaklar gibi dolaşan ve görüntüyü bozan yarı çıplak batılı kadınlar varmış. Pazar yerleri cıvıl cıvılmış, her şey satılıyormuş; ahtapod, balık, istakoz, her türlü meyve sebze, kuruyemiş, ananas, mango, muz, mısır, tekstil ürünleri, ahşap oymalı mobilyalar v.s akla ne gelirse. Toprakla iç içe, her taraf toz içinde, kaldırımı olmayan ülke sanki. Dev ağaçlar, parklar ve her yerde top oynayan çocuklar, tıpkı eski Trabzon sokakları gibi. Bayram akşamları tüm beldelerden şehre akın akın insanlar yürüyerek geliyorlar ve sokaklarda zaman geçiriyorlarmış. Çok zengin olmak duygusu sanki umurlarında değilmiş gibi. Bu diyarın adı TANZANYA.

2 Ekim 2014 Perşembe akşam 19.50'de THY İstanbul-Darüsselam uçağına binmek üzere Atatürk havalimanında İHH ekibi ile buluştuk. Ekibimizde Eyüp İlçe Sosyal Hizmetler Müdürü Erhan Angın, Van Tarım İlçe Müdürü Ercan Çıplak, Üsküdar Belediye Başkan Yardımcısı Mete bey ve İHH Genel Merkezden Mehmet Gençosmanoğulları vardı ve yolculuk başladı. 7 saat 50 dakikalık uçuştan sonra Darüsselam'a indik. Pasaport konrollerini yapan siyahi bayanın bozuk aksanıyla bizi isim isim çağırıp pasaportlarımızı teslim etmesiyle dinleneceğimiz otele geçtik. Sabah bizi İHH'nın ordaki partner kuruluşu Müzdelife Vakfının temsilcisi Faruk kardeş karşıladı. O gülen yüzüyle bizlere tek tek sarıldı ve kardeşliğimizi başlatmış oldu. İlk işimiz Tanzanya büyükelçimiz Ali Davutoğlu'nu ziyaret etmek oldu. Büyükelçimiz bizleri güzel bir şekilde karşıladı ve ikramlarda bulundu. Ülke hakkında genel bilgiler verdi. 45 milyon nüfusun ve 34 milyar dolar servetin olduğunu, paranın her şeye yetersiz kaldığını, bu ülkede 24 tane Türk şirketin bulunduğunu, kalıcı 380 Türk vatandaşın olduğunu belirttikten sonra İHH başta olmak üzere yardım kuruluşlarının yapmış olduğu bu yardımların ve gönül işçiliğinin çok önemli olduğunu vurguladı. Ancak bu şekilde ülkeler arasındaki köprülerin kurulacağını belirtti. Türk hükümetinin bu ülkeye özel önem verdiğini ve projelerinin olduğunu anlattıktan sonra bize elçi beyin hanımının yürüttüğü albüno hastaları ile ilgili çalışmaları anlattı. Ve albüno hastalarına özel 500 kişinin yaşayabileceği bir köy pojesinin İHH – AID desteği ile yapacaklarını söyledi ve bizi uğurladı.

Ertesi gün vapurla ZANZİBAR adasına yolculuk başladı. Yoğun bir iskele kalabalığından ve gürültüden, sakin okyanus sularında bir yolculuğa geçiş yaptık. Muazzam doğal güzelliklerini ve masmavi okyanus sularını seyre daldık. 3 saatlik yolculukla "KARİBU ZANZİBAR" (Zanzibara hoş geldiniz) tabelasına eriştik. Önce otele yerleştik. Yemek kültürümüz tamamen faklı, bizim alışık olduğumuz gibi ekmek yemek oralarda yok. Meyve ve baharat ağırlıklı bir menü, alışmak zor oluyor doğrusu.

Sonraki gün İHH ve Vefa yardım kuruluşlarının yaptırmış olduğu okul, cami, klink ve su kuyularını gezdik. Memleketimizde küçük birikimlerin kardeş Müslüman ülkelerde nasıl kurumlara dönüştüğüne şahit olup ülkemiz insanı ile gurur duyuyor ve Rabbimize şükrediyoruz. Bir sonraki gün bayram namazını orada çok kalabalık bir camide kıldık. Namazda kıyama kalkınca etrafımdaki safta tüm ayakların siyah sadece benimkinin beyaz olduğunu fark edince tuaf duygular yaşadım. Namaza gelen herkes namaz takkesi, beyaz elbisesi giymiş ve çocukları ile beraber çoğu yalınayak camiye gelmiş. Namazdan sonra bayramlaşma ve memleket bayram anılarını tazeleme (mermi atma gibi). Burada Şafii mezhebi yaygın olduğundan kurban kesimi çok az yapılır. Bizler sizlerin emanet kurbanlarını kesmek üzere temsilcimiz Faruk bey ile kurbanların yanına gittik ve Rabbimin şahitliğinde kurbanlarımızı kesmeye başladık. Akşama doğru köyleri tek tek gezip kesimini yaptığımız kurbanların dağıtımını gerçekleştirdik. Köylerde sevgi ile karşılanıyoruz. Çocukları seviyor onlara hediyeler dağıtıyoruz, kalplerimizi birleştiriyoruz ve kardeşliğimizi pekiştiriyoruz.

İki gün boyunca dağıtım yaptık. Akşam üstü genelde okyanusun serin sularına dalıp yorgunluk atıyoruz. Adalarda 200 yaşında dev kaplumbağaları, okyanusta 80 cm çapında denizanasını, dünyada sadece Zanzibar'da yaşayan kırmızı sırtlı maymunları, gel-git olayını, kocaman ananasları ve dev muzları gördük, çarşı turları attık. Genelde Arap mimarisi, Hinduların ticareti ve Çin malları her yerde yaygın. Toprak çok verimli olduğundan her şey yetişiyor burada. Ada baharat kokuyor, her yer baharat. Yarım valiz baharat aldım 20 tl ödedim. Kaju çok ucuz. Bir akşam yetimler ile beraber yemek programı yapıldı, programa katıldık, oradaki yetimlere hediyeler dağıtıp onlarla İngilizce pratik yaptık. İHH orada 1648 yetime sponsorluk yapıyor.

Çok dolu ve neşeli geçen dört günün ardından memlekete dönme zamanı gelmişti. Oraya götürdüklerimizi paylaştık, kardeşliğimiz arttı ve uğurlandık. O hayali güzellikleri barındıran, yıl içinde tek mevsim yaşayan o beldeden ayrılıp dört mevsimi barındıran güzel vatanımıza döndük. "KARİBU TÜRKİYE" vesselam...

Zeki MARABAOĞLU / Tanzanya / 09.10.2014

Trabzon İHH İnsani Yardım Derneği © 2017. Tüm Hakları Saklıdır.