KTÜ'de Basın Açıklaması
KTÜ'de Basın Açıklaması
20.03.2019
Trabzon Genç İHH öncülüğünde KTÜ'deki Öğrenci Kulüpleri ve Gençlik STK'ları ile birlikte Yeni Zelanda'daki katliam için basın açıklaması yaptık.


 

YENİ ZELANDA’DAKİ IRKÇI SALDIRIYA KARŞI BASIN AÇIKLAMASI

 

Mübarek Üç Aylardan Recep Ayının ikinci Cuma’sı; Yeni Zelanda, Müslümanlara yönelik ırkçı bir saldırıyla kana bulandı.

Yeni Zelanda’da iki camide Cuma namazı esnasında Müslümanların üzerine ateş edildi ve 49 kardeşimiz bu saldırılarda Şehit oldu. Bir o kadar kardeşimiz de yaralandı.

Öncelikle yaşamını yitiren kardeşlerimize Cenabı Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralılara da acil şifalar diliyoruz.

Bu saldırıda tetiği çekenleri de, bu saldırının planlamasında yer alanları da, bu saldırı planı üzerinden bir hesap içerisinde olan tüm çevreleri de en ağır şekilde kınıyoruz.

Müslüman ya da gayrimüslim, cami de ya da bir başka mekânda, masum insanlara yönelik hiçbir saldırı kabul edilemez; insana kasteden hiçbir saldırı karşısında sessiz kalınamaz.

Cuma günü Yeni Zelanda’da meydana gelen cami katliamını bir iki kişinin sapkınlığı olarak görmek, olayı bireysel bir suç olarak ele almak, dünyada yükselen ırkçılığı ve farklılıklara olan düşmanlığı okuyamamaktır.

Geçtiğimiz Ocak ayında Global Finance dergisi, dünyanın en güvenli ülkelerinin listesini yayınladı. Bu listeye göre Yeni Zelanda ilk 10’a giren ülkelerden. Ne yazık ki 49 Müslüman’ın katledildiği saldırı, dünyanın en güvenilir ve yaşanılabilir 10 ülkesinden biri olan Yeni Zelanda’da gerçekleşti.

Yaklaşık 5 milyon insanın yaşadığı Yeni Zelanda’da 50 bin dolaylarında Müslüman bulunuyor ve Yeni Zelanda 200 yılı aşkın bir süredir Müslümanların yaşadığı bir ülke. Ülkede Müslümanların birlikte yaşam ortamını tehdit eden bir tavrı olmamasına karşın böyle bir saldırının gerçekleşmesi içten içe büyütülen ırkçı nefret ve kinin bir tezahürüdür.

Saldırganlardan birinin 70 kadar sayfa içeren manifestosunda da bu ırkçı söylem alenileşmiştir.

Saldırının hemen ardından açıklama yapan Avustralyalı Senatör Fraser Anning’in, olaydan artan Müslüman nüfusu ve mültecileri sorumlu tutması da en az bu saldırı kadar vahşicedir. Bu açıklamalar saldırganın hangi zihniyetten beslendiğini de göstermektedir.

Saldırganın önceden internet üzerinde yayımladığı mesajda, daha önce Fransa’da ırkçı grupların kullandığı “Büyük Yer Değiştirme” kavramının geçmesi, Müslümanların Avrupa’yı terk etmesine ve Ayasofya’nın kiliseye dönüştürülmesine dair cümlelerin yer alması saldırının birkaç kişinin işi olmadığını, yükselen ırkçı bir akımın neticesi olduğunu göstermektedir.

Biz şuna inanıyoruz ki bu saldırılar bizzat Batılı kirli merkezler tarafından üretilen İslamofobi’nin neticesidir.

Yine şu bir gerçek ki bu saldırıdan sonra yapılan açıklamalar ve ortaya konulan tepkiler Batılı kirli merkezlerin Müslümanları bir takım istatistiklerden ibaret gördüğüdür.

Katliamın sosyal medya hesaplarından canlı olarak paylaşılan görüntülerinden de anlaşılacağı üzere, bilgisayar oyunlarında hedefe konulan Müslüman karakterler ile de birebir örtüşmesi, bu işin arka planında yer alanları ifşa etmektedir. Bu zihniyet, “tüm Müslümanlar öldürülmelidir, çünkü tüm Müslümanlar teröristtir” düşüncesindeki bir zihniyettir.

Irkçı emperyalist Batı zihniyetinin, İslam’a, Müslümanlara ve Hazreti Peygamber’e (sas) karşı oluşturulmuş nefret dilini ifade özgürlüğü ve demokrasi olarak nitelendirmeye devam etmeleri bu tip saldırıları daha da artıracaktır.

Kanada’dan Yeni Zelanda’ya, Arjantin’den Japonya’ya dünyanın her ülkesinde az ya da çok bir Müslüman nüfus vardır ve bu Müslümanların can güvenlikleri de temel hakları da tüm Müslümanların bir meselesidir.

Yeryüzünde tek bir Müslüman’ın bir ırkçı saldırıyla saçının teline zarar gelmesine kayıtsız kalamayız.

Kaldı ki biz inancımız gereği Müslüman olsun ya da olmasın tek bir masumun saçının teline zarar gelmesine izin veremeyiz.

Bizim bu saldırılardan ötürü bütün Yeni Zelanda halkını sorumlu tutmamız ve onlara karşı nefret beslememiz söz konusu olamaz. Ancak bu saldırılardan Müslümanlara karşı nefret diliyle konuşan tüm siyasetçiler ve popüler ırkçı söylemin oluşmasına katkıda bulunan tüm merkezler sorumludur.

Batı coğrafyasında ve denizaşırı sömürgelerinde Müslüman göçmenlerin ve işçilerin varlığının sebebi bizzat Batı’nın önceki yüzyıllarda gerçekleştirdiği işgaller, katliamlar, köleleştirme politikaları, yağma ve talanlardır.

Ayrıca İslam belirli bir ırkın dini değildir. Batı, kendileriyle aynı ırklardan olmayan tüm insanlara karşı bir izolasyon politikası izlese bile ırkçılığı telin eden İslam’ın yayılmasına engel olamayacaktır.

Biz inanıyoruz ki Batılı siyasetçiler kendi halklarına İslam’dan nefret etmeyi değil de kendilerinden olmayanlarla birlikte yaşayabilme kültürünü öğretirlerse dünya daha huzurlu bir yer olacaktır.

Batı’da ırkçılık, kin ve nefret büyütülmesi sadece Müslümanlar için değil tüm insanlar için dünyayı cehenneme çevirir.

Bu çirkin politikalardan ve bu politikaların tezahürü olan tüm yaklaşımlardan vazgeçilmelidir.

Ve son olarak bu saldırının muhatapları olan bütün Müslüman kardeşlerimize sesleniyoruz;

Onlar batılın yanında görevlerini yapıyorlar.

Bizler ise Hakkın yanında onlardan ;

daha çalışkan,

daha dirayetli,

daha bilinçli  olmak zorundayız.

Zulümlerine karşı adil,

fitnelerine karşı açık, dürüst ve mert,

Korkaklık ve hainliklerine karşı cesur olacak, cahilliklerine karşı ilim ve hikmetle yılmadan yıkılmadan mücadele edeceğiz.

Allah yar ve yardımcımız olsun.

Trabzon İHH İnsani Yardım Derneği © 2017. Tüm Hakları Saklıdır.