5 Temmuz 2013 Pazartesi sabah 07.00 uçağı ile Atatürk havalimanından 1 saat 10 dk'da Kırım – Simferepool şehri havalimanına iniş yaptık.
Ekibimizde İHH genel merkezden Mesut ŞEN bey, Fatih ve Ruhi abi vardı. Kontrollerden sonra bizi havaalanından Âlim adında daha önce Türkiye'de okumuş ve 9 yıl kalmış olan bir arkadaş karşılayıp aracıyla kalacağımız otele götürdü.
Otele yerleştikten bir saat sonra ilk ziyaretimizi, yapımını İHH'nın üstlendiği Gençlik merkezi binasına yaptık. Bina %90 oranında tamamlanmış, çevre düzenlemesi kalmıştı. Malzemeler hazırda bekliyordu. Gecikmiş bir proje olan binanın mobilyaları taşınıp yerleştiriliyordu. Ramazan için 500 kumanyanın dağıtımını da oradan yapacaktık. Bu ortamı gördükten sonra oradan ayrılıp Bahçesaray ve Yalta illerini ziyarete gittik. Bahçesaray Kırım hanlığının oturduğu ve Kırımı yönettiği şehir. Aynen Osmanlı hanedanlığının yönetim merkezi olan bir saray yapısı mimarisiyle bir Osmanlı eseri duruyor karşınızda.
Kırım, dünyanın oksijen oranı en yüksek olan merkezi konumunda çok güzel bir ülke. Osmanlıya bağlı olduğu dönemde yaklaşık 2000 camisi olan bir bölgeydi, ancak üzerinden geçen 70 yıllık Rus komünist silindiri sonucunda, cami sayısı bugün ancak 30 civarındadır. Bir köyde yaşayan Nariman abinin anlattığına göre o karanlık dönemde sahura kalkıp lambası yanan bir ev tespit edildi mi, ertesi gün o evin erkeği alınıp ya Sibirya'ya sürgüne gönderiliyor veyahut kaybediliyordu.
Var olan bu 30 caminin 24 tanesinde Türkiye Diyanet Şşleri imam tayin etmiş, geri kalanlar cemaatlerin desteği ile yeniden ayağa kaldırılmış durumdadır. Ancak ziyaretlerimiz sonucu gördük ki Türkiye'mizden birçok hayırsever vatandaş yeni camiler yaptırmaktadır. Tatar Müslüman köylerinde yaşayanlara devlet tapu vermiyor, genelde tapusuz işgal gibi oturuyorlar. Bu Müslüman köylerde Türkiye'den ve Ortadoğu'dan birçok cemaat faaliyet göstermektedir. Köylerde 15 er aile ziyaret edip, kumanya dağıttık. Yaşlı ve fakir ailelere ulaştık. Yaşlılara (kart) diyorlar "en kartımız şurada oturur, çok balaban (geniş) köyümüz var" gibi.
Geç saatlerde sahur için Rize Derepazarı'ndan Osman ağabeyinin lokantasına misafir olduk. Çay içtik kana kana. Çünkü Kırım'da çay yaygın değil, ve taslarla Çinliler gibi içiyorlar. Sahur yemeği yedik ve otele geri döndük.
16 Temmuz Salı sabah kalkıp yeniden gençlik merkezi yapılacak binaya gittik. İllerden gelen imamlara kumanyalar 50 şer adet olarak verildi ve arabalara yüklemeler yapılıp teslimat belgelerine imzalar alındı. Biz de inşaatlardan sorumlu olan Şeref beyi görmek üzere Simferepool merkezindeki KEBİR camiine gittik. Orada görüşmelerimizi yaptık. Oradan ayrılıp inşaatı devam eden birkaç camiyi gezdik, resimledik. İftara bir Tatar köyüne gittik. Bütün köylüler caminin avlusunda iftarı açıyor. Hemen namazı kılıp yemeye devam ediyor. Epeyce sohbet ettikten sonra geç saatlerde otele dönüp sahura hazırlandık.
17 Temmuz Çarşamba, sabah kalkıp halk pazarını ziyaret ettik. Gezlev şehrini ziyarete gittik orada görmemiz gereken imamlar vardı onları gördük. Şehri dolaştık. Cuma camiinde namaz kıldık. Orada gelen turistlere İslamı anlatan ve sadece bu işi icra eden gençler var. Saatlerce turistler onları can kulağı ile dinliyor ve hepsine örtü ve hırka giydiriyorlar. Cami avlusuna öyle alıyorlar. O gün birkaç köy daha ziyaret ettik. Ancak köylerin bazılarında selefiler çok yaygın çalışmalar yapıyor. O akşam bir Özbek köyüne misafir olduk, çok hoş bir akşam oldu. Ertesi gün işlerimizi toparlayıp ülkemize döndük.
Zeki MARABAOĞLU / Kırım / 19.07.2013
